Artan çevre kirliliği, zirai ilaçların kullanımı, ultraviyole (UV) ışınlara daha fazla maruz kalma gibi giderek
artan küresel problemler tüm canlılara olduğu gibi insanlara da zarar vermektedir (1). Öte yandan sigara ve alkol
kullanımı günlük hayatta çok fazla strese maruz kalmak da insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Genel
olarak yaşanan problemlerin sonucunda insan vücudu daha fazla serbest radikal denen molekülleri üretebilmektedir.
Serbest radikaller, hücre yapısına zarar verebilen moleküllerdir. Serbest radikallerin çoğalması
sonucunda vücutta bulunan karbonhidratlar, yağlar, proteinler ve DNA zarar görebilmektedir (2). Kısacası serbest
radikallerin artışı sonucu kalp ve bazı kanser türleri dahil ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir (3).
Serbest radikallerle savaşılması için vücut antioksidan üretir. Antioksidan / antioxidant aynı
zamanda dışarıdan yiyeceklerle de alınabilen bir moleküldür. Bu nedenle vücuttaki antioksidanın yoğunluğu önem
taşımaktadır.
Antioksidan Nedir, Ne işe Yarar?
Antioksidan vücuttaki serbest radikallerle savaşan moleküllere denmektedir. Antioksidanlar serbest radikalleri
ortadan kaldırırlar veya onların hücrelere hasar vermelerine engel olurlar. Antioksidanların serbest radikallerin
toksik etkilerini ortadan kaldırmaları sayesinde çeşitli hastalıkların oluşumunu da engellemiş olur (2).
Antioksidan, hem vücut tarafından üretilir hem de dışarıdan da yiyeceklerle alınabilir.
Antioksidan doğrudan bir maddenin adı değildir, kimyasal işlemin adıdır. Ayrıca antioksidanlar birbirlerinin
yerine geçmezler, her biri kendine özgü görevini yerine getirmektedir (4). Antioksidanın görevini görebilecek
binlerce farklı madde mevcuttur. Bunlardan en bilinenleri: C vitamini, E vitamini ve A vitamininin öncül formu
sayılabilecek beta karoten sayılabilir. Ayrıca son zamanlarda daha sık duyulmaya başlanan “glutatyon, koenzim Q10, lipoik asit, fenoller” de yine antioksidan içeren binlerce
maddeden bazılarıdır (4).
Antioksidanların Sınıflandırılması
Hücre hasarlarının oluşmasını önlemek için savaşan antioksidanlar savunma sistemini ve bu sistemin içinde pek çok
farklı bileşeni de temsil etmektedir. Bu nedenle antioksidanlar farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır.
Yapılarına Göre Antioksidanlar
Antioksidanlar kendi içinde endojen ve ekzojen olarak sınıflandırılmaktadır. Endojen antioksidanlar organizma
tarafından sentezlenmektedir. Glutatyon, ferritin, ürik asit bilinen endojen antioksidanlardan birkaç tanesidir
(2). Ekzojen olarak tanımlanan antioksidanlar ise dışarıdan alınmaktadır. Ekzojen antioksidanlar vitaminler
yoluyla veya ilaç yoluyla alınabilmektedir. Besinlerden E vitamini, C vitamini,
A vitamini olarak alınabilen eksojen antioksidanlar ilaç yoluyla dönüştürülmüş
farklı formatlarda alınabilmektedir (2).
Etki Mekanizmasına Göre Antioksidanlar
Antioksidanlar mekanizmalarına göre üç farklı gruba ayrılabilmektedir. Bunlar işlevlerine göre birincil, ikincil
ve üçüncül antioksidanlar olarak tanımlanmaktadır. Birincil antioksidanlar serbest radikal sonlandırıcı olarak
çalışmaktadırlar. Bu antioksidanlara süpürücüler de denilmektedir. İkincil antioksidanlar ise zincir oluşumunu
geciktirerek serbest radikal önleyici olarak çalışmaktadırlar. Son olarak üçüncül antioksidanlar ise hasarlı
biyomoleküllerin onarımı ile ilgilenmektedirler. (5)
Doğal Antioksidanlar
Doğal antioksidanlar, enzimatik ve enzimatik olmayan olarak ikiye ayrılan ve endojen / eksojen antioksidanları da
kapsayan bileşenler sınıfıdır. Genel olarak fenolik bileşikler, vitaminler ve karotenoidlerden oluşmaktadır (6).
Karotenoidler sarı, turuncu ve kırmızı pigmentli sebze ve meyveleri tanımlar (7). Fenolik bileşikler, meyve,
sebze, tahıl gibi doğal ürünlerin renk tat koku gibi karakteristik özelliklerini niteler (8). Vitaminler arasında
ise özellikle C ve E vitamini antioksidanı yüksek oranda içermektedir.
Sentetik Antioksidanlar
Sentetik antioksidanlar ise kimyasal olarak üretilen antioksidanları temsil etmektedir. Bu antioksidanlar genel
olarak gıda endüstrisinde kullanılmak amacıyla üretilmektedirler. Ancak son yıllarda doğal antioksidanlara ilgi
oldukça artmıştır. Gıda endüstrisinde de sentetik antioksidan kullanımı gün geçtikçe azalmaktadır (6).
Antioksidan Vitaminler Nelerdir?
Bol oranda antioksidan taşıyan vitaminler A, C ve E vitaminleridir. Beta karotenler A vitaminine dönüşebilen pro
vitaminlerdir. Beta karotenler yağda çözünürler ve kendi başlarına güçlü antioksidanlar olarak kabul edilirler. A
vitaminine dönüşebildiklerinden A vitamini de antioksidan içeren vitaminler arasında sayılmaktadır (2). Limon,
çilek, portakal, domates, yeşil biber gibi bitkilerde bol miktarda bulunan C vitamini de güçlü antioksidanlar
arasına girmektedir. Yağda çözünen ve buğday, mısır, soya ve pamuk yapı gibi besinlerde bol miktarda bulunan E
vitamini de antioksidanı doğal olarak karşılamanın iyi bir yoludur (7). Antioksidanın üzerinde yapılan
araştırmalara göre bolca antioksidan içeren meyve ve sebze tüketen kişiler daha az tüketen kişilere göre
hastalanma açısından daha avantajlı konumdadır.
Antioksidan Faydaları
Bolca meyve ve sebze tüketiminin “kardiyovasküler hastalık, felç, kanser ve katarakt dahil olmak üzere çeşitli
hastalıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğunu göstermiştir (9).” Doğal antioksidanların romatoid artrit,
diyabet gibi hastalıkları tedavi edici özelliklerinin olabileceği gibi antiülser, antiviral, antifungal,
antiaging, antibakteriyel etkilerinin de olduğu yapılan çalışmalar sonucunda belirlenmiştir (1).
Serbest radikallerin çoğalması kanser riskini de beraberinde getirmektedir. Serbest radikallerle savaşan
antioksidanlar ise kanseri önlemeye yardımcı olabilmektedir (10). Ancak bu konuda daha fazla kanıta ihtiyaç
vardır.
Atmış yaş üstü bireylerde yaşa bağlı makula dejenerasyonu adı verilen bir göz rahatsızlığı ortaya çıkabilmektedir.
Bu göz rahatsızlığı kalıcı görme kaybının en büyük nedenidir. Yapılan bazı araştırmalara göre antioksidanlar yaşa
bağlı makula dejenerasyonunu %25’lik ölçüde azaltabilmektedir. Öte yandan araştırmalara göre, antioksidanlar
katarakt ilerleyişini de kayda değer bir şekilde azaltabilmekte ve daha uzun süre sağlıklı görmeyi
kolaylaştırabilmektedir (10).
Antioksidan Özellikleri
Vücut sürekli olarak serbest radikaller üretmektedir. Antioksidanlar ise serbest radikallerin hücrelere
verebileceği hasarı önlemektedir. Aynı zamanda antioksidanlar serbest radikallerle savaşarak önemli hastalıkların
oluşmasını da önleyebilir. Antioksidanların pek çok farklı formu mevcuttur. Vücut hücreleri, alfa lipoik asit ve
glutatyon gibi güçlü antioksidanlar üretir. Ancak aynı zamanda yiyeceklerle birlikte C, E ve A vitaminleri gibi
antioksidanları da dışarıdan sağlanır (11).
Dışarıdan A vitamini ile alınan antioksidan karotenoid formunda bir antioksidan olarak çalışır. Bu formda
antioksidan yaşlanmaya bağlı hastalıkları ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu bir etki gösterebilmektedir. Öte
yandan alınan E vitamini ise serbest radikallerle savaşırken hücre zarı koruyucu rolünü üstlenebilmektedir. Yine
meyve ve sebzelerle en fazla alınan vitaminlerden biri olan C vitamini ise güneş ışınlarının oluşturduğu deri
kanserlerinin ve meme kanserinin gelişiminin yavaşlamasında önemli bir antioksidan görevi görmektedir (12).
En İyi Antioksidan Takviyesi
Antioksidanın takviyesinin en iyi yolu antioksidan yönünden zengin beslenmektir. Ancak antioksidan takviyesi söz
konusu olduğunda ihtiyaçlarınıza yönelik antioksidanı kullanmanız en doğrusu olacaktır. Birden fazla antioksidan
çeşidi mevcuttur. Bunlardan en yaygın olan Koenzim Q10’dur. Koenzim Q10 besinlerle elde edilebileceği gibi vücudun
da kendi ürettiği bir koenzimdir. Güçlü bir antioksidan olarak da kabul edilen Koenzim Q10’un kalp yetmezliğine ve
koroner arter baypas geçiren hastalar için yardımcı bir koenzim olduğuna dair bazı araştırmalar mevcuttur (13).
Yaygın olarak kullanılan bir başka antioksidan takviyesi ise lipoik asittir. Lipoik asit genelde vücut tarafından
sentezlenmektedir. Oregon State Universitesi Linus Pauling Enstitüsü’nün yapmış olduğu araştırmada lipoik asit
takviyesinin diyabetik periferik nöropati semptomlarını azaltmaya yardımcı olabileceğini ifade etmiştir (14). Son
dönemde gittikçe daha çok duyulmaya başlayan bir başka çeşidi glutatyondur. Glutatyon yaşla birlikte azalır. Bu
nedenle antioksidan takviyeleri arasında glutatyon uzmanlar tarafından yaygın olarak tavsiye edilmektedir.
Glutatyon genelde kalp rahatsızlıkları için önerilmektedir. Ancak bu etkilerinin kesinliği hala
araştırılmaktadır(15).
Antioksidan ihtiyacınız olup olmadığına veya hangi antioksidanın ihtiyacınızı giredebileceğine doktorunuz karar
verecektir. Bu nedenle takviye kullanımından önce mutlaka doktorunuza danışmanızı tavsiye etmekteyiz.
Kaynakça:
- Beslenmede
Yer Alan Antioksidan ve Fenolik Madde İçerikli Çerezler
- Antioksidanlar
- Antioxidants
- Antioxidants | The Nutrition Source | Harvard TH Chan School of Public Health
- Antioxidant
- Antioxidants of
Natural Plant Origins: From Sources to Food Industry Applications
- Doğal
Antioksidanlar - Ankara Üniversitesi Açık Ders
- Fenolik
Bileşiklerin Bağlı Formları ve Biyoyararlılığı
- Antioxidants:
In Depth
- Health
Benefits of Antioxidants
- Understanding Antioxidants
- Vitaminler
Mineraller ve Sağlığımız
- Coenzyme
Q10 | Linus Pauling Institute | Oregon State University
- Lipoic
Acid | Linus Pauling Institute | Oregon State University
- Treating oxidative stress
in heart failure: past, present and future
Uyarı Metni